Hedefli Dijital Dönüşüm

Dijital dönüşüm bir amaç değil araçtır. Onu bir amaç yerine koymaya başladığınızda dönüşüm yolculuğunda karşınıza çıkabilecek soruları cevaplamanız, tercihleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmeniz ne yazık ki mümkün olmaz.

Dijital dönüşüm yarışında geride kalmamak pek çok işletmenin ve yöneticinin arzusudur. Hele ki bu kadar trend olmuşken. Dönüşüm ve yenileşme isteği kendi başına çok olumlu olmasına rağmen işin sadece bir yanı. Bu istek tüm ekibi motive edecek ve kaynakları dijital dönüşüme yönlendirecektir, ancak bu enerjinin ve kaynakların sonuç vermesi için net bir vizyona ve hedeflere odaklanması gerekir. Burada dijital dönüşüm vizyonunu bulanıklaştıran, biraz da toplumsal kültürden kaynaklı bazı sorunlara, ve bunları aşmak için odaklanmanızı sağlayabilecek bazı önerilere değineceğim.

Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab dördüncü sanayi devrimi üzerine yazdığı kitapta [1] teknoloji ile ilgili iki yanıltıcı bakış açısına dikkat çekiyor. Burada yer vereceğimiz birinci yanıltıcı bakış açısı “teknoloji geleceği belirler” diye özetleyebileceğimiz, yöneticiler ve profesyoneller arasında çok yaygın olan bir bakıştır. Buna göre teknolojik ilerlemenin etkileri değiştirilemez, durdurulamaz, ve geleceğin nasıl olacağını tamamen teknoloji belirler. Bu bakış açısı ile sektör sohbetlerinde, iş dünyasının geleceği ile ilgili yapılan teknoloji sunumlarında bolca karşılaşırsınız. Size örneğin akıllı robotların üretim hatlarını nasıl değiştirdiğini anlatırlar ve siz de işletmenizde aynısını yapmanızın rekabet gücünüzü korumak için kaçınılmaz olduğunu söylerler. Teknolojik gelişmenin gerçekten de çok hızlandığı ve küresel rekabetin kızıştığı günümüzde bu bakış açısı bir “sürü” etkisi yaratıyor. Öyle ki diğer, rekabetçi işletmelerin teknolojik uygulamalarını benimsemekte tereddüt etmek ilerleme karşıtlığı, hatta gericilik gibi görünecektir. Bu bakış açısının gölgesinde teknolojinin etkilerini sorgulamaya çalışmanın veya yönünü belirleme çabasının pek yeri yoktur.

Bu bakış açısı çok yaygın ve beraberinde önemli bir sorunu getiriyor. Sorun şu ki bu bakış açısınna kendinizi kaptırdığınızda teknolojik uygulamaların kendisi bir amaç haline geliyor. Bu etkileri sizin de işletmenizde kullanmış olabileceğiniz türden dönüşüm hedeflemelerinde görebilirsiniz “E-ticarete girmeliyiz, çünkü rakiplerimiz öyle yapıyor”, “sevkiyat alanımız çok düzensiz, kapsamlı bir depo yönetim yazılımı kurmalıyız”, vb. Gerçek işletmelerde karşılaştığım bu örnekleri özellikle seçtim, çünkü iki örnekte de yapılan teknolojik hamleler ya boşa gitmiş ya da daha kötüsü iş süreçlerinde olumsuz ve yıkıcı etkiler yapmıştır. Gördüğünüz gibi bu yaygın bakış açısı teknolojik çözümlerin sorgulanmaksızın yararlı oluğunu, hatta bunun kaçınılmaz kabul ettiği için dönüşüm ile ilgili değerlendirmelerimizi ciddi şekilde kısıtlamaktadır.

Bu bakış açısının sahada gözlemlediğim bir olumsuz etkisi daha var ki alttaki sıkıntıyı daha da iyi gözler önüne seriyor: bu bakışla alınan dijital dönüşüm kararları çoğu zaman onları hayata geçirecek çalışanlar ve ara düzey yöneticiler için boşlukta kalmaktadır. Çünkü yukarıda iki örneğini verdiğimiz türden dijital dönüşüm projeleri gerçekleştirme süreci içerisinde çok sayıda tasarım kararı vermeyi gerektirir: “e-ticaret için hangi yazılım seçilecek, neye göre?”, “hangi sevkiyat süreç şablonları bizim için daha uygundur?”, vb. Dönüşüm sürecindeki pek çok küçük adımın anlamlı bir yere doğru evrilmesi için buna benzer soruları cevaplarken sırtınızı dayayabileceğiniz bir vizyona ve işletme için anlamlı hedefler koymaya ihtiyaç vardır.

Dolayısıyla bu çözümleme geldiğimiz noktayı şöyle özetleyebiliriz: dijital dönüşüm bir amaç değil araçtır. Onu bir amaç yerine koymaya başladığınızda dönüşüm yolculuğunda karşınıza çıkabilecek soruları cevaplamanız, tercihleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmeniz ne yazık ki mümkün olmaz.

Bu noktada tersine örneklerden yola çıkarak bir alternatif ortaya koyabiliriz. Büyük ve küresel işletmelere dijital dönüşüm desteği vermekte oldukça geniş ve eski tecrübe sahibi bir şirket olan IBM’in sitesinden alıntı yapacak olursam [2] “dijital dönüşüm dijital-öncelikli müşteri, iş ortağı, ve çalışan deneyimlerini benimsemektir”. Bu son derece rafine tanımlamada teknoloji kavramının hiç geçmediğine dikkatinizi çekerim. Onun yerine dijital dönüşüm tamemen hedefleri açısından tanımlanmıştır. Üç önemli iş paydaşı grubunun giderek dijitalleştiğini kabul ediyor ve onlarla olan etkileşimi dijitale taşıyacak bir dönüşüm öneriyor. Öncelikle bu bakış açısının sınırlı ancak gerçekçi olduğunu not edelim: teknolojik gelişmeyi ve iş çevresinde yarattığı değişimi yadsımıyor, kucaklıyor. Öte yandan teknolojik değişimin kendisine, yani araca odaklanmak yerine onun öznesine (müşteriler, iş ortakları ve çalışanlar) odaklanıyor.

Yukarıdaki başarısız örnekler üzerinde incelersek, ilk örnekteki orta ölçekli imalat şirketi e-ticaret girişimini başka işletmeleri taklit ederek şekillendirmiştir. Ancak işletme B2B pazara sahip iken benimsediği model ve araçlar tamamen B2C pazarlara yönelik. Bu örnekte işletme araçlara odaklanmış ve e-ticaret projesini diğer işletmelerin popüler tercihlerine göre şekillendirmiş. Oysa seçilen yazılımlar, teknolojiler ve onların tasarımına esas olan B2C ticaret modelleri işletmeye uymuyordu. IBM’in tanımı üzerinden ifade edersek firmanın kendi pazarının ve müşterilerinin deneyimine değil başka birilerinin deneyimine uygundu. Bu örnekte e-ticaret girişimi 2 yıldan az bir zamanda sönümlenerek başarısız olmuştur. İkinci örnekteki orta-büyük ölçekli imalat şirketi ise OEM pazarına uygun bir depo yönetim teknolojisi seçmiştir; yine teknoloji seçimi amaç değil araç odaklı olduğundan rakiplere, popüler teknolojilere bakılarak tercihler yapılmış. Oysa işletmenin müşteri portföyü OEM müşteriler kadar spot pazara yönelik karışık alım yapan müşterilerden oluşuyor. Dolayısıyla depo stok yönetimi ve sevkiyat süreçleri tercih edilen teknolojilerin tasarımına esas oluşturan süreçlerden farklı. Hedefe odaklanma eksikliği burada da yanlış tercihlere yol açmıştır. Bu ikinci örnekteki işletmede kurulan sistem iç paydaşlar arasında ciddi bir kargaşaya, sevkiyat aksamalarına ve stok takibinde sorunlara neden olmuştur.

Burada yöneticiler için bir sonuçtan bahsetmek gerekirse: dijital dönüşüm başka birilerinin, onların geliştirdikleri teknolojilerin belirlediği birşey değildir. Teknolojik gelişmeleri takip etmekte zorlansanız bile bu dönüşümü belirli hedeflere odaklamak yerine onu teknokratlarınıza (örn. IT departmanına) bırakmanız kısa vadede bir kaçış ama orta vadede başarısızlık, zarar ziyandan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Dönüşümdeki öncelikli paydaşları (müşteriler, tedarikçiler, operasyonu yürüten çalışanlar) ve onların öncelikli ihtiyaçlarını belirleyip çerçevelemeden dönüşümü sağlıklı bir şekilde projelendiremezsiniz. Ayrıca bu şekilde ilerlemek projeyi yürütmesiniz beklediğiniz uzmanlarınızın da hedefe odaklanmasını ve gerekli detaylara size yük getirmeksizin karar verebilmelerini sağlayacaktır.

Bu şekilde daha sağlıklı bir yaklaşımın nasıl bir prosedür ile gerçekleştirilebileceğini ilerideki yazılarda inceleyeceğiz.

[1] Schwab, Klaus. Dördüncü sanayi devrimini şekillendirmek. Optimist Yayın Grubu, 2019.

[2] https://www.ibm.com/topics/digital-transformation (21 Temmuz 2022 tarihinde içe aktarıldı)

Bu sayfayı paylaşmak için